Melona Sınır

Nilgün Küçük Batman
Melodi

Melodi

Murat Mahmutyazıcıoğlu

Sende çokluk hali var. Kırılgan zamanların bir aradalığının öfkesi, sevinci, acısı, huzursuzluğu senden duvarları sana yıkıyor. Tuğlaların var ve çamur bereketin. Paçalarına değiyorsun meczup bir memurun. Otobüs duraklarında yetişkin bir ayakkabı bağcığını çocuklaştırıyor utanç bulaştırmayan bereketin. Kuruyor ama izi kalıyor. Melodi aşkım, majör kalıplardan minör mutluluklar yaşıyorum. Birileri ilişki diyor ben kendime yabancı kalıyorum. Bu dava sürüyor Melodi, suç unsuruna bir türlü vakıf olamayan Nilgün K. oluyorum. Arıyorum, tarıyorum, şehvetten duaya neler neler görüyorum. Melodi aşkım, davamın sorgusuna tam katılacakken çamaşır leğeninden köpüklü ellerini çıkaran Hülyalı bir kadından davam için yardım istemeyi kendime utanç sayıyorum. Sayıyorum melodi, 1’ lerin var 2’ lerin 3’ lerin 4’ lerin, 16 da kalıyorum, sen diye 26 ya bakıyorum. Rakamların değeri arttıkça sen birinden diğerine hışımla geçiyorsun. Geleceğinden geçmişi kovalıyorsun. Şşşş’ iddetle aştığın sınırlarda, sınır kavramını yok ediyorsun. Gerisi tek sınır Melodi. Bölünmüşlük parçalandıkça, piyasadan yasaklı romanların en popüleri hukuk toplatılıyor. Hukukun kurmacasını rakamların kökeni olan ölçüm tartımınla yıkıyorsun. Edebiyat melodiye yeniliyor melodi, 1’ in kılıç keskinliğinden kelimelerin kellesini uçuruyorsun, katılıyor sana 2’ ler, 3’ ler, 4’ ler, 16’ lıklarla vuruyorsun harfleri melodi. Sesin rüzgârı, harflerin yerlerini değiştiriyor. Sonra kendi ne’ liklerini. 62’ den tavşan yapmayı öğretiyorsun insanlığa, medeniyete katkı koyuyorsun. Harflere gerek yok diyorsun tavşanı bilmek için. Rakamlar yeter. 26’ dasın melodi, hangi sayıyı yakalarken hangi rakamı sayıklıyorsun? Bir harf var Arap dilinde, doğru, düz, Bir’ e benziyor. Kendinden belki de çok şey kaybetmeyi onda buluyorsun. Bir’ den mi başladın Bir’ e mi dönüyorsun Melodi? Ne önemi var? Dönüyorsun. . . Kendinden kendine dönerken bana körleşip kendini sayıyorsun. Gözlerin duymuyor seni söylediğimi. Dilimi kulağına yaklaştırıyorum. Kendini benden işitirken ıslanıyorsun. Melodi, diş etlerim kanıyor. Sana kanlı bir mağaradan sarkan buzullarımdan 28 tanesini birden armağan ediyorum. Biraz sararmış. Biraz çürük. Biraz kanlı Melodi. Onlardan kendine protez bir gülüş yaparak geçmişe gülümsemeni arzu ediyorum. Elma şekerini seviyorsun Melodi. Elma şekerini sevmiyorum diye, benim elma ve şeker yememi tutarsızlık varsayıyorsun. Melodi elma başka, şeker başka, elma şekeri başka. Bunları söylemekten metronomum bozuluyor. Başka, başka, başka. . . Takılıyorum başka’ ya Melodi ne yazık. Senin beni tutarlılık kavramına yakıştıramama sebebiyle sertleşen vuruşlarını anlayamıyorum. Sesim seni göstermekten hala mutluyken armoni bozuluyor Melodi. Gırtlağıma batırdığı çatalı çıkaramıyorum doğduğum yörenin. Sen çatalının kıyısından, sanırım sana çok benzediği ya da senden esinlenilerek icat edilmiş tatlı kaşığına, belki başka bir şeyden sebeple ya da hiçbir neden gütmeden, dönüyorsun Melodi. Sol kıyına.