Günün birinde bir derginin kapağında gördüm adımı!
Saydım.
Alttan beşinci sırada duruyordu on iki harfiyle.
Harflerden biri bile ölümü görüp kaçmamış.
Hayret ettim!
Gördüm.
Ölümsüzlük diye peşinden koşulan şeyin ölümün ta kendisi olduğunu.
Yukarıdan sayınca on altıncı sırada nanik yapıyordu mürdüm rengi bir kapağa işlenmiş adlar arasında adım.
Sorma şimdi mürdüm nasıl bir renktir diye.
Görünce alt alta dizilmiş adlar; tanırsın.
Onlar ki kandırılmışlar.
Sırasını bekleyen ölülerin listesini yaptıkları rengin adıdır mürdüm!
Ben adımı gördüm.