JR

Özlem Şan
Sokak sanatçısı olarak tanımlanan JR, 83 doğumlu Fransız bir fotoğrafçı. Kariyerine on beş yaşında grafiti yaparak başlar. O günden bu yana da sokakla bağı kopmaz. Fotoğrafçılığa geçişi ise, metroda bulduğu ucuz bir kamerayla başlar. İlk başlarda grafiti yapan arkadaşlarını çeker. Daha sonra bu fotoğrafları duvarlara yapıştırıp sokaklarda sergiler. 2005’te Paris banliyö isyanlarının ortaya çıkmasıyla JR’ın kariyeri tam olarak şekillenir.

 

İnsanlığın asla kesin cevabını bulamayacağı, tartışılmaktan suyu çıkmış iki soruyla başlamalı: Sanat ne içindir? Toplum? Yoksa sanat için mi? Diğer soru, 1839’dan beri soruluyor: “Fotoğraf sanat mıdır?” Birçok farklı yanıtı olan bu soruların ilki, iki yanıt için de büyük bir kesimi arkasında toplamıştır. Toplum içindir. Çünkü bilgilendirir, eğitir, halkı daha yüksek bir insanlık seviyesine ulaştırır. Sanat, sanat içindir. Çünkü amacı toplumu eğitmek olan sanat, sanatlıktan çıkar ve özünü yitirir. Ve tabii tesirini de! Kısaca böyle özetleyebileceğimiz bu iki yanıt aslında sanatın dünyaya ne yaptığıyla, onun tesiri ile ilgilidir. Sanat dünyayı değiştirir mi, budur mesele.  Diğer sorumuza gelirsek, diyebiliriz ki günümüzde fotoğrafın sanat’lığı çoğunlukça kabul edilmiştir. Ancak buna genellikle bir “ama" eklenir: “Bir resim değil ama!” Bir düğmeye basmakla saatlerce çizmenin farkı vardır’ları, ya da fotoğrafçının doğru anı seçmesi sorularını bir kenara bırakalım. Bu iki tartışmalı soruyu hatırlatmamın sebebi, şimdi bahsedeceğim fotoğrafçının sözleri. 2011 yılında TED Prize ödülü alan JR, konuşmasında “Sanat dünyayı değiştirebilir mi?” sorusunu sordu ve kendi yanıtını verdi.

  Biraz JR’ın kim olduğuna ve onun kariyerine odaklanalım. Sokak sanatçısı olarak tanımlanan JR, 83 doğumlu Fransız bir fotoğrafçı. Kariyerine on beş yaşında grafiti yaparak başlar. O günden bu yana da sokakla bağı kopmaz. Fotoğrafçılığa geçişi ise, metroda bulduğu ucuz bir kamerayla başlar. İlk başlarda grafiti yapan arkadaşlarını çeker. Daha sonra bu fotoğrafları duvarlara yapıştırıp sokaklarda sergiler. 2005’te Paris banliyö isyanlarının ortaya çıkmasıyla JR’ın kariyeri tam olarak şekillenir.

Tam olarak ne oldu: 2005’te polisten kaçmaya çalışan üç gencin saklandıkları trafoda yangın çıkması sonucu, biri ağır yaralandı. Diğer ikisi ise hayatını kaybetti. Bu olayın sonucunda banliyölerde bir isyan patladı. On binlerce araç, kamu binaları, çöp bidonları isyancılar tarafından ateşe verildi. Olayların vuku bulduğu sokakları görüntüleyen haber kanalları yanan bir arabayı gösterdiklerinde, arabanın arkasında JR’ın bir sene öncesinden yapıştırmış olduğu devasa bir fotoğrafı vardı. Bu fotoğraf JR’ın arkadaşlarından birine aitti. Ve kamerayı silah gibi tutarak poz vermişti. 

JR bu insanların basında yansıtıldığı gibi canavar olmadıklarını söylüyor TED konuşmasında. Bu yüzden banliyölere geri dönüp sokaklardaki gençleri fotoğrafladı. Değişik mimikleriyle yakından çekilmiş bu yüzler JR ve arkadaşları tarafından burjuva mahallerine yapıştırıldı. Medyada yansıtılanın dışında bu insanlar kimler, adları nedir, yaşları kaçtır ve hatta hangi apartmanda oturduklarına dair küçük bilgileri de fotoğrafların altında yazılıydı.

2007 yılında JR banliyö insanlarıyla burjuva sokaklarının yüzleşmesini, İsrail ve Filistin için yapacaktır. Aradaki gerilim medyanın yansıttığı gibi midir? Arkadaşlarıyla oraya gider, insanlarla konuşur ve olayların biraz daha farklı olduğunu düşünür. Yine kamerasını alır, İsrail ve Filistinlileri çekmeye başlar. Aynı meslekten insanları çeker ve duvarlara yapıştırır. Biri İsrailli biri Filistinli taksi şoförünün fotoğrafı duvarın iki tarafında da vardır artık. Üstelik insanlar buna izin vermişlerdir. Bir Filistinli bir İsraillinin yanında fotoğrafının olmasına izin verir. Ve şehirdeki her tür insan bu devasa fotoğrafları duvarlara yapıştırmaya yardım etmiştir. Projenin adı ise “Face 2 Face”.

JR’ın bir sonraki projesi “Women Are Hereos” dünyada bir çok ülkede kadınların fotoğraflarıyla, onların hikayelerini yüzleştirdi. Sadece yüzlere odaklanıyordu. Onlara gülümsemesini değil, kendilerine ait bir jesti, mimiği yapmalarını söylüyordu. Sonunda ortaya onları anlatan jestler çıktı ve evlerin, koca bir bölgenin çatılarının, sokakların her yerinde hikayeleri oldu.

JR’ın çalışmalarına baktığımızda fotoğrafın arka planını, amacını ve sergileniş biçiminin zorluklarını çok açık biçimde görüyoruz. O herhangi bir nesneyi fotoğraflamıyor. Hikayelerin peşinden dünyanın her bir ucuna gidiyor. Sanat eleştirmenlerinin ya da bilirkişilerinin, insanlar buna izin vermez dediği noktayı zorluyor ve başarıyor da. Fotoğraf ve yapıştırıcıyla dünyaya gördüğü hikayeleri anlatıyor. Peki JR’ın sorduğu gibi sanat dünyayı değiştirebilir mi?
Örneğin 2008 Haziran’ında Brezilya’da bir kenar mahallede yaşanan olaylara bakalım. Kimliği olmayan üç öğrencinin ordu tarafından düşman bir mahalleye bırakılması sonucu çocuklar öldürülüyor. Bir uyuşturucu çetesinin kontrolünde olan bu mahalleye gidip insanları fotoğraflıyor JR. Başta çete tarafından endişeyle karşılanıyor ama amacını aktardığında sorun ortadan kalkıyor. Öldürülen üç çocuğun akrabası kadınların fotoğrafını çekiyor ve çocukların tutuklandıkları yere yapıştırıyor. Ve bu bölge aynı zamanda çetenin sıkça bulunduğu, oldukça çatışmalı bir bölge. Yine de bölgeyi elinde tutan çete bu projeye izin verdi.

Medyanın giremediği bölge devasa fotoğraflar tarafından hikayesini anlatıyordu. Artık medanın mecbur olup o kadınları bulup onlara olanları sorması gerekiyordu. Ya sonuç? Sonucunda burada yaşanmış bu vahşi olaya medyanın ilgisini çekebildi. Doğrusu, böyle böyle oldu anonslarından öteye, orada ne yaşandığını anlatıyordu fotoğraflar. Ve iki düşman bölgenin bile söz konusu olan ölüm ve yas olduğunda tolerans kapılarının açıldığı görüldü. Sanat burada bir köprü oldu. Dünyanın sabah kahvesini içerken vah vahlanıp unutup gittiği bu vahşi olayın başka yüzlerini aktardı bize. TED konuşmasında önemli olanın fotoğrafın size ait olup olmadığı değil, bu fotoğraflarla ne yaptığınız ve sergilediğiniz yerde verdiği mesaj diyen JR, fotoğrafın sanat’lığını hala daha tartışanlara ve sanatın dünyaya tesirine güzel bir örnek.

Gelgelim neden şimdi JR’dan, onun projelerinden, onun fotoğraflarını sergileme biçiminden bahsettik. 2008’de başlattığı projesi “The Wrinkles Of The City” kapsamında Kasım ayında İstanbul’a gelen JR, fotoğraflarını sergileyeceği bölgeleri seçti ve tam İstanbul turunu tamamladıktan sonra İstanbul’un yaşlı yüzlerini fotoğrafladı, onların hikayelerini dinledi. Mayıs ayında İstanbul’un 30 farklı yerine fotoğraflarını yapıştıracak. Ve biz de sokaklarda İstanbul’un yaşlı yüzlerinin hikayelerini JR’ın objektifinden göreceğiz.

*Fotoğraflar JR’ın sitesinden alıntıdır. ( http://www.jr-art.net/ )