(Ejderha Mızrağı Serisindeki Raistlin Majere karakterinden esinlenerek yazdığım küçücük bir kurgu.)
Çocuk kitap okumayı çok severdi. Her kitabı okuyabilirdi. Her kitabı...
Bir gün bir kitap buldu. Bir kütüphanede, bakmadan aldığı kitaplardan biriydi. Kitabı açtı, bu defa dalgınca açmıştı... Onlarca sayfa sonra, dalgınlığını dağıtan bir cümle gördü. Cümleden sonraki paragrafa da dikkat kesildi. Paragraf yaklaşık olarak şöyleydi:
"Gözbebekleri birer kum saati şeklindeydi artık. Bir şeye baktığında onun zamana yenik düşmesine şahit oluyordu. Mesela; gencecik bir kadın, gözleri önünde zamana yenik düşüyor, yaşlı bir kadın haline geliyordu...."
Çocuk kitabı bıraktı ve düşünmeye koyuldu. Keşke onun da öyle gözbebekleri olsaydı. Sonra vazgeçti. Onun gözleri anı gösterirken kitaptaki adamın gözleri zamanı gösteriyordu. Belki de en iyisi buydu; ama zamanın bilgisini herkes taşıyamazdı ki. Kitaptaki insan taşıyabilmiş miydi, bilmiyordu. Kitaba devam etmek istemiyordu. Kütüphanedeki rafa bırakıp oradan çıktı.
Evine gidip kafesteki muhabbet kuşuna dikti gözlerini. Onu yaşlanmış hayal etti. Tüyleri dökülmüş... Zayıflamış... Ölmüş... Hüzünlendi çocuk; sonra gülümsedi. Kendi isteğiyle canlanan bir görüntüden hüzünlendiği için...
Sonra düşündü çocuk. O kitaptaki adamın gözlerinin biçimi değiştirilemezdi. O her zaman böyle görmeye mahkum edilmişti... Oysa o istediği zaman kum saati gözlerle bakabilirdi. İstemezse de sadece anı görürdü. Zamanı görmek bazen hüzünlendirici olabiliyordu; ama o da gerekliydi.
Aynaya baktı ve sıradan gözbebeklerine gülümsedi.