Kumrunun Ölümü

Ayşe Nalan
Kumrunun Ölümü

Kumrunun Ölümü

Onur Saylam


Sendin, kendini bir yara bildin. Uyluğundan diz kapağına uzayan bir atlastı
derin – uğultun, kuytun üşüdüğümüz orman. Kımıltılarımız yarasıyla beslenen kurtçuklarımız ve onulmaz bir geçmiştir yörüngemizde dönen sineği tokatlayışımız. Gövdemizde iri yaban güller açtırır. Şark güller. Acıyı oradan baktırır, uyutur köklerinde. Hâlâ uyumadın mı?

Kıyıda ahşap iskemle. Dingin ikindiler -güneşten saklanacak tek ağacımız bile yok! Kararmış gümüşler gibidir şimdi avuçlarımızda saklanan. Otlar ve dallar durduğunda, güneş karardığında, bulut kendine bir kavis çizdiğinde senin burgacınla doğarım. Yarılan denizlerden, kopan dağlardan, yırtılarak kurtulur göğün. İşte benim sevdiğim, senin nefret ettiğin kuş sürüleri büyük

düzensiz ordular kurarak dağıtırlar içimizdeki nefreti. Akışını ezberledim.     Sevdim tansığını kalbin. Büyük gürültülerden dağılarak  gelişini ve koyulayışını kanın.  Bir dil ki uzandığında suyu çekilmiş ve sivrilmiş aklığından. Oluşun ay'dır. Yenidir, sivri uçlarından batar yumuşaklığıma. Uyusana!!

Uyanacak bir ölü uyuduğunda. Ağacı büyüyecek . Cesur olanlar bakabilecek yüzüne, dokunacaklar ve üşümüş diyecekler. Gecenin parıltısıyla  deniz besleyecek  kuşlarını.  Ve şüphesiz biz seni uyumadığın zamanlarında da seviyorduk -ellerini silerken hatırla diyorduk bu kokusu açılan leylakların ben değil. Olsa olsa bir daldır, titreşirken rüzgârında; alnımızda taşırız onu da.

Bu sabah alnıma çarpan kuşlardan, otların bozuluşundan kendime ayaklar, kanatlar çizdim.  En ağır taşımı attığımda düşmezse, evrenin yüzünü yalayarak geçerse, kıvılcım bir harekete yön verirse, BOŞLUK!- yalnız boşluk, yalnız boşluk işte bizim tüm hududumuz.

Suya varan hayvanın sıçrayışıyla bozulur sessizliğim; çünkü gelirsin.
Derinleşir kabukların ve dalların onayıyla orman, nemiyle büyür dip gözün,
ağır kokusuyla goncanın açılarak çağırır çanağındaki devime. O kendi neşesiyle büyüyen bir kamıştır koyulukta, ayrıksı yaban otlar üstünde parlayan ışığın demeti  kendini açtığında. Ya da kendi olmaktan yorulmuş gövdesinde bir sürtünme, alış biçimidir. AYNI ANDA! AYNI ANDA! Ancak aynı anda iki kumru gözlerini kapayarak, daldan yuvarlandığında.

Uyumadın mı? Uyumadın demek, uyumadın ha!

O zarif acıya mı yıkattın gece ellerini