Modern Tiyatroda Seyirci

Tülay Akyol
Kuşkusuz, yeni tiyatro düşüncesinin gelişiminde seyircinin değişimi de kaçınılmaz ve gereklidir. Günümüzde Çağdaş Tiyatro diyebileceğimiz bilincin oluşması için seyirci kritik noktadadır. Çünkü bir oyunun en önemli bileşenlerinden biri seyircidir.

“Modern Tiyatro” kavramı diğer sanat dallarına görece keskin başlangıcı olan bir döneme ya da niteliğe bağlı olarak tanımlandırılamamaktadır. “Modern Tiyatro” XVIII. yüzyıldan itibaren klasik dönem sonrası “tragedia ve komedya”nın değişime uğraması ile oluşan tiyatro olarak görülebileceği gibi “endüstri sonrası” olarak XIX. yüzyıldan itibaren değerlendirilebilir. Bir başka yaklaşım ise 1890lardan itibaren başlayan “Yeni Tiyatro” akımıdır. (Çağdaş Tiyatro, Eric Bentley, Sayfa: 7) Tüm bunların dışında gelişen romantik, natüralist, simgeci, dışavurumcu, eleştirel, toplumsal gerçekçi, epik, abzürd  ve dahası tüm diğer avangart akımlar çağımızın tiyatro anlayışına gelene kadar denenmiş ve uygulanmış önemli basamaklardır.  Peki klasik tiyatro anlayışının değişmesiyle günümüze kadar gelmiş olan tiyatroda seyircinin konumu nasıl değişmiştir?


Dramaturg Esen Çamurdan’a göre modern tiyatro XIX. yüzyılın sonunda tiyatronun bir uygulama sanatı olmaktan çıkıp yaratıcı bir konuma gelmesiyle başlar. Yazılı metnin sahneye uyarlanmasının ötesinde yönetmen ve dramaturgların devreye girmesiyle metnin yorumlanarak yeniden inşası  sağlanır. Böylelikle yaratıcı olabilme olanağı sağlanmıştır. Çamurdan, Çağdaş Tiyatro ve Dramaturgi kitabında tiyatro etkinliğinin ağırlık merkezinin metinden sahne üstüne kaydığından ve oyuncuların birer kukla olmaktan çıkıp etken hale gelmesinden bahseder. İşte bu noktada seyircinin konumu ve değişimi tartışılabilir. Kuşkusuz yeni tiyatro düşüncesinin gelişiminde seyircinin değişimi de kaçınılmaz ve gereklidir. Günümüzde Çağdaş Tiyatro diyebileceğimiz bilincin oluşması için seyirci kritik noktadadır.  Çünkü bir oyunun en önemli bileşenlerinden biri seyircidir.


Jaques Ranciere “Özgürleşen Seyirci” kitabında izleyicinin özgürleşmesini, eleştirel sanatta seyircinin gördüğüne ilişkin ne düşüneceğini ve yapacağını bildiğini varsayar. Seyirci edilgen bir izleyici konumundan etken bir konuma gelmiştir. Bu yaklaşım Alman tiyatro adamı Bertolt Brecht tarafından öne sürülen ve öncülüğü yapılan “epik tiyatro” anlayışı ile gündeme gelmiştir. Klasik tiyatrodan farklı olarak epik tiyatroda, olay ya da durum özdeşleşmeci oyunculuktan çok anlatıcı oyuncu ile aktarılır. Karakter ve oyuncu ile seyirci arasına belli bir mesafe koyarak katarsisi engeller ve seyircinin eleştirel düşünmesini sağlar. Brecht seyircinin konumuna büyük önem verir ve yazılarında “seyirci olma sanatı”ndan bahseder. Sahnedeki “Dördüncü Duvar” artık yıkılmalı, edilgen seyirci oyuna dahil edilmelidir. Bu dahil ediliş fiziki de olabileceği gibi asıl amaç seyirciyi zihnen bir sorgulamaya yöneltmektir. Seyirci izlediği oyunla birlikte arınma yaşamaktansa izlediği şeyden gerekirse rahatsız olmalıdır. Seyircinin bu eyleme geçişinin sağlanması için tiyatronun pek çok bileşeni değişime uğramıştır. Metinden oyunculuğa ya da sahne tasarımlarına kadar yenilikler denenmiştir. Örneğin oyunlar,  sahne yükseltisi olmayan seyirciyle aynı platformda oynanmıştır. Sahne ve salonun keskin çizgilerinin kaldırıldığı ortamda seyirci kendini oyuna daha dahil hissedecektir. “Modern Tiyatro seyircinin sahneye yönelttiği geleneksel bakışını kırmaya çalışır, sahnede ya da oyun alanında gezinmeye zorlar onu. Tek yönlü bakış açısının yerini çok yönlülük almıştır.” (Çağdaş Tiyatro ve Dramaturgi, Esen Çamurdan, Sayfa: 53)


Bununla birlikte en önemli noktalardan biri de seyircinin oyundan ne beklediği ile ilgilidir. Klasik tiyatro anlayışındaki “sonra ne olacak” sorusu çağdaş tiyatroda yerini, izleyiciyi “şu an ne oluyor” sorusunu sormaya yöneltmiştir. Başka bir deyişle sahnede oynananın “ne olduğu” değil, “nasıl olduğu” önem kazanmıştır. Önemli olan seyircinin sahnede verileni olduğu gibi alması değil, izlediğini kendi zihinsel süzgecinden geçirip kendisinin ne anladığıyla ilgilidir. Yine başa dönersek asıl mesele sanatı yeniden inşa ederek algılamaktır. Ranciere Özgürleşen Seyirci kitabında, Cahil Hoca kitabından alıntı yaparak, oyuncu (ya da metin) ve seyirci arasındaki ilişkiyi hoca-öğrenci ilişkisine benzetir. Öğrenci, hocanın kendisinin de bilmediği bir şeyi öğrenir hocadan. Öğrenci, bunu kendisini araştırmaya zorlayan ve bu araştırmayı teyit eden hocalık becerisinin etkisiyle öğrenir. Fakat öğrendiği şey hocanın bilgisi değildir. Oyuncu da bir fikri dikte eden değil, o fikri seyirciye gösteren kişidir.


Günümüze yaklaştıkça tiyatro anlatım biçimleri halen değişmekte ve farklı yaklaşımlar denenmektedir. Örneğin günümüzde “İnteraktif Tiyatro” denilen biçimde, zaman zaman seyirci oyunda aktif kılınır ve hatta bazen de oyunun gidişatına yön vermesi istenir. Bu etkileşimli tiyatro seyirciyi oyuna dahil eder. Artık seyirci yalnızca bir izleyen değil, aynı zamanda fiziki olarak da dahil olandır. Buna bir diğer örnek ise “Tiyatro Sporu”dur. “Modern Doğaçlama Tiyatrosu” olarak da bilinen tiyatro sporunda katılımcı interaktif tiyatrodan farklı olarak tamamen oyunun içindedir. Gruplar oluşturup, belirlenen konu dahilinde birer oyuncuymuşçasına doğaçlamalar yaparak birbirleriyle yarışırlar.

  
Seyircinin, oyunun bir parçası olma halinin modern tiyatroda bir gereksinim olduğu ileri sürülebilir. Seyirci artık klasik tiyatrodaki edilgen halinden etken hale gelmeli fikren de olsa oyuna dahil olmalıdır. Bununla birlikte, tiyatro bir sanat dalı olarak insanı ne kadar değiştirip dönüşüme uğratıyorsa, aslında seyirci de yaşadığı zamana göre, yapılan tiyatroyu bir o kadar değiştirip dönüşüme uğratıyor. (Çağımız insanın sahneden beklentisi ve izleme alışkanlıkları üzerine yazılmış olan, Çerçi Sanat’ın 4.sayısındaki “Komedi ve Komedinin Sahnede Temsili” yazısına http://cercisanat.com/dergi/4/komedi-ve-komedinin-sahnede-temsili adresinden ulaşabilirsiniz.)

 

Kaynaklar

Özgürleşen Seyirci, Metis Yayınları, Jacgues Ranciere
Çağdaş Tiyatro ve Dramaturugi, Mitos Yayınları, Esen Çamurdan
Çağdaş Tiyatro, Akk Yayınları, Makale Derlemeleri, Hazırlayan Aziz Çalışlar
Cahil Hoca, Metis Yayınları, Jacgues Ranciere