Ben, Dünya ve Öteki

Şeyma Tekintaş
ben, dünya ve öteki

ben, dünya ve öteki

Pınar Göksun

Ben suçlunun biriyim.
Dünya da öyle.
Ortaçağ’dan kalma bir bilye
sıkıştı 
sanırım tanrının dişlilerine
(ve çocukların gülüşlerine)
Bir değil
Düzinelerce
Yasak meyve yenmiş olmalı
Ki mahkum edilsin peygamberler
ve insanlar
Bu denli sömürgeci bir kedere.

Dünya korkağın teki.
Hele ben?
Hele ben!
Başımızın hemen üzerinde beliren
Konuşma balonları
Bomboş
Bomboş
Bomboş
Vişne bahçelerinde büyüyen
o cengâverler
Tam olarak nerede?
Çatılara kar olmayı
Gökyüzüne kuş olmayı
Özleyen-
ler
Hangi cehennemde?

Dünya yüz iki yerinden bıçaklandı geçenlerde.
Ben yaşıyorum.
(ama nasıl?)
Ayaklarımın dibine düşen kan damlaları
Perde perde
örtüyor kıtaları
(Bunları görmüş olsaydı
eminim O da çıldırırdı)
İğne ucu büyüklüğünde bir odada
Bir akasya ağacıyla konuştum
sessiz bir kırgınlık eşliğinde.
‘Yaşamak’ dedi
‘buzul çağından kalma bir soğuklukta şimdi’
‘Yaşamak dediğine’ dedim
‘kaç nabız atışı sığar ki!’

Ben bizatihi deliyim.
Dünya zaten öyle.
Kendimi,
kendimi,
ve tanrıyı
Kemikten bir kelepçeyle
Talihsiz bir ağacın vicdanına tutturdum
Hapsettim  –bir başka deyişle
(şimdi biz içerideyiz ağaç dışarıda)
Sonra sol elimle ağaca su vermeye koyuldum
(şimdi artık kimse ölmemeli)
Oyuldum
Oyuldum
Göreceğiz belki ileride
Ben mi doğacağım yeniden
Yoksa dünya mı çatlayacak önce!