Alemdağ'da Var Bir Yılan

Mustafa Ozan Seyfi
Alemdağ'da var bir yılan

Alemdağ'da var bir yılan

Pınar Göksun

Yirmisinde var mıydı, yok muydu

Bilinmez...
Bilinmezdi hangi düşte dolanır
Kimi balık, kimi serçe
Çipil çipil gözleri.


O geceydi,
Aldılar götürdüler.
Simitçiler ve şarapçılar şahittir
İki yanı iki polis,
Yürüdü karanlık koridorlarda
Önü rutubet, ardı sis.
Bir köy düşünde
Nohut yolan, elleri nasırlı
Yüreği ve ömrü nasırlı
Bir adam vardır,
Gözleri serçe gözleri.
Gözyaşı döker belki,
Bilinmez.


Bilinmezdi saçındaki tel tel akların,
Alnındaki derin yarıkların sebebi.
Bir çocuktu ki,
Uykusu yarım kalmış, huzursuz...
Bir adamdı ki,
Boynunda bir İsa ölüsü,
Kavgasında kusursuz...
Kimsenin aklına gelmezdi hani,
Bu sondan başka türlüsü.


Küfreder gibi,
Kavgaya gider gibi,
Yürüdü karanlık koridorlarda
İki yanı iki polis.
Güldü işkence seslerine,
Güldü ter ve kan kokusuna.
Serçeler, balıklar, dağ kekikleri
Selam ettiler o geçerken,
Polisler ceplerini,
Gardiyanlar saçlarını aradılar.
"Alemdağ’da Var Bir Yılan"
Kayda geçirildi
Doksan beş sayfa saman kağıdı.
Ömrü üstüne soğuk damgayı bastılar.
Bir gece vakti kuşlar öterken
Yirmisinde bir genci astılar.