Yaşlı

Şengül Can
Yaşlı

Yaşlı

Onur Saylam

Ona böyle gideceğimi hiç ummazdım. Geçen amcam aradı, kesikti sesi, kesik ve kuru.
“Çok hasta. Gel. Son nefesine dahi olsun yetiş.”
Kızgın bana biliyorum, ondan böyle söyledi. Onu böyle görmek istemedim. Yaşlı, hasta, yatalak. Hayal etmesi bile güç. Erkek gibi kadındı. Hem annem oldu hem babam. Şimdi, yatağının bir kenarına büzülmüşken  hem de. Acısını, acizliğini, güçsüzlüğünü görmek. Sanırım en kötü olan da bütün bunlar karşısında çaresiz kalmak.
Çok özledim onu. Ya ölmüşse? Ölmüş de bana söylemiyorlarsa? Yok, yok ölmez o. 

YAŞLI YAŞLI YAŞLI ÇEK ELLERİNİ ÜZERİMDEN IŞIKLAR DA SÖNDÜ AKŞAM EZANI OKUNMADI DAHA PERDELERİ DE AÇMAZ Kİ HEP FİTNE FÜCUR DOMUZUN KIZI SENİ SENİ DOMUZ GELECEK YA HALT ETMİŞSİN BEN BAKTIM BÜYÜTTÜM BUGÜNE GETİRDİM KUNDAKLARA BELEDİM SARDIM SARMALADIM ONUN YERİ BAŞKA İLK GÖZ AĞRIM BENİM

Konuşamıyormuş, anlatamıyormuş derdini. Ama gözleri görüyor. Hem görmese bile kokumdan tanır. Aygül çiçeğim diye severdi beni. Aygül. Önceleri saçlarımı okşaması hoşuma giderdi. Sonra büyüdüm, battı nasırlı elleri. Diğer kadınlardan daha iri yarıydı, hem de yaşlı ve  derisi buruş buruş. Diğer çocukların annesi gençti, güzeldi. Düşünüyorum da ben onu terk ederek aslında kimsesizliğimi terk ettim. Çocukluğumu…

TAVAN TAVAN TAVAN BÖCEKLER GEZİYOR HEP NE ÇOK TAHTA VARMIŞ EVDE SAYA SAYA BİTİREMEDİM HABER AÇMIYOR BANA AH TORUNUM BEN ÖLÜRSEM HEPTEN GARİP KALACAK YAVRUM NE VARDI YUVANI YIKMASAYDIN.

İyi ki çıktım yola. Kim bilir bir daha onu ne zaman görecektim. Amcam arayınca evden nasıl çıktım bilmiyorum. Güya uçakla gideyim diyordum. Bizim oralara pek uçak kalkmaz, Kayseri’ye kadar uçağa bindim. Sonra şehirlerarası otobüs, şimdi de köye giden bu minibüs.

HASTA HASTA HASTA SON NEFESİME DAHİ OLSA GELECEK BEN BAKTIM BUGÜNE GETİRDİM YEMEĞİNİ YEDİRDİM ALTINI DEĞİŞTİRDİM SİDİĞİ AKTI DİRSEKLERİMDEN GELİN GELİN GELİN ELİNE KALDIM BU KENAFİR GÖZLÜ ŞEYTANIN OĞLUM  HANIM KÖYLÜ OĞLUM

Şartlar hiç değişmemiş burda. Nerdeyse 10 yıl oldu. Kadını-erkeği, yolu-suyu hep aynı sanki. Zaman durmuş gibi. Siyah önlüğüyle, yazı defteriyle, birden karşıma çıkacak çocukluk, her köşe başında saklanmış bana bakıyor.
En çok da şunu düşünüyorum köy yollarını gördükçe. Toz, toprak, harabe… Ben bu köyden vazgeçerek zamanın dışına çıktım sanki.

SEN GEBER BAKARIM BEN OĞLUMA HELE BİR AYAĞA KALKAYIM TORUNUM GELSİN SANA MI MİNNET ETCEM AL KARISI GİBİ ÇÖKEMEYECEKSİN ÜZERİME ELLERİNDE NE BÜYÜKMÜŞ SENİN ÇİRKİN ŞEY TAVŞANI YİYEN KURT SENİ DÖNDÜ AHRETLİĞİM SEN GELSEYDİN HİÇ DEĞİLSE SEN BAKARDIN BANA.

Oysa ne hayallerle göndermişti beni üniversiteye. Yanıma gelecekti, birlikte oturacaktık. Ömrümüzün sonuna kadar mutlu-mesut yaşayıp gidecektik. Aslında böyle olmayacağını biliyordum. Ama yine de avuttum onu. Avutmalar…Bir borç sanki. Küçükken de o beni avuturdu:

“Ağlama kızım annen gelecek. Gelecek.”

ÇINGIRAKLI YILAN OĞLUM GELSİN ŞİKÂYET ETCEM AH BİR KONUŞABİLSEM ANLATABİLSEM AH EŞŞEK KOVALAYASI  SENİ BİR DİŞİ KUŞ GİBİ AĞZIMIN İÇİNDE BESLEDİM KİMSEYE LAF ETTİRMEDİM EZDİRMEDİM BEN ONU DÜNYA SANA DA KALMAZ SULTAN SÜLEYMANA KALMAMIŞ

Ağır çekimde ilerleyen bir film gibi bu köy, kurak bozkırları, meyvesiz kavak ağaçlarını gördükçe kimsesizlik duygum daha da artıyor. Ama benden başka bunu umursayan yok. Bana da alıştılar. Sanki köyden hiç gitmemişim gibi. Muhtar hâlâ aynı. Şoförün yanında emirler yağdırıyor, oyum olsaydı kullanmazdım herhalde. Lakap takma huyu da çoktur bizim köyün. Kıllı Kamer, Hıristo, Feride Kadın hepsi burda. Ha bak kapının arkasında kalmış! Unutuyordum az daha. Köyün delisi. Deli dediysem, yarı deli yani. Üç aydan üç aya maaşını çekmek için annesiyle iner kasabaya. Küçükken menenjit geçirmiş. Gözleri kör olmuş. Üstüne üstlük bir de hakaret, dayak.

Bizim köy işte! Aslında her köy gibi. Aynı yüzler, aynı yaşamlar. Sanırım değişen tek şey babannem.

YER GÖK ZİFİRİ KARANLIK MİDEM BULANDI İÇİM KALKTI SORMA ANAM GELDİ ELMA VERDİ BANA BEN BÜYÜMÜŞÜM O KÜÇÜLMÜŞ KÜÇÜK BİR KIZ ÇOCUĞU OLMUŞ OYUN OYNAMAK İSTER BENLE BEKLE ANACIĞIM BEKLE YOLDADIR ŞİMDİ AYGÜL ÇİÇEĞİM.

Az kaldı. Neden buradayım, ne arıyorum, bunca yıldır kaçmışken hem de? Ağrıları var mıdır, beni düşünüyor mudur, bekliyor mudur, yoksa kendi derdine mi düşmüştür? Bilmiyorum. Hayatım boyunca cevapsız sorularla baş etmeye uğraştım, alıp başımı gittim, biraz da olsa uzaklaştığımı düşünüyordum. Ama böyle olacağını nerden bilebilirdim. Minibüs hiç durmasa keşke, hep böyle yol alsa.

BAHÇEDEYMİŞİZ AHİRETLİĞİMLE TARLADAN OT YOLMUŞUZ OĞLANLARDA VARMIŞ YEMEK PİŞİRECEKMİŞİZ SONRA PATOSUNA YARDIM ETTİK FERİDE KADININ EKMEK PİŞİRMİŞ SABAH TAZE VERDİ BİZE LAL OLDU AĞZIM DİLİM KIZIM SEN Mİ GELDİN OTUR ŞÖYLE BAŞUCUMA KOKUNLA BERABER Mİ GELDİN ÇAKIR GÖZLÜ BADEM DUDAKLI KIZIM.