Oyun Adlı Bir Oyun

Nilay Uslu
Oyunun yönetmeni Şahika Tekand, Beckett’ın normalde 6 sayfalık ve 15 dakikalık bu kısa oyununu 104 sayfalık ve 1 saatlik bir oyun haline getirmiş. Oyun’un bu yorumunu 10 kadın ve 5 erkek oyuncu ile ışıkları manuel ayarlayan iki oyuncunun performansıyla taçlandırmış. Bu tarz bir oyun İBB Şehir Tiyatrolarında ilk kez sahneleniyor.

Oyun, tiyatro anlayışınızı ters yüz edebilecek sarsıcı bir oyun. Tek perdelik. Öyle olması bir yandan iyi, gittikçe hızlanan oyun karşısında güveninizi yitirip takip edemez olmaktan çekiniyorsunuz. Ama diğer yandan da kötü, böylesi muhteşem bir performans şöleni bir saatte bitiveriyor. İBB Şehir Tiyatrolarının bu oyunu, ilk olarak 22 Mayıs 2012’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde sergilenmiş. Halen gösterimi devam ediyor. İzlememiş olanlar ve tekrar izlemek isteyenler için büyük fırsat.

Oyun, yan yana 5’er, alt alta 3’erli 15 kutunun içindeki kadın ve erkek oyuncuların birbirleriyle ve ışıklarla tam bir eşzamanlılık sergileyerek bir aşk üçgenini anlattığı bir oyun. (4 Nisan 2013’teki Harbiye Muhsin Ertuğrul gösteriminde oyunculardan biri ciddi bir sakatlık geçirmiş olmasına rağmen oyunun kusursuz eşzamanlılığı bozulmadı.) Oyun karanlıkta başlıyor. Bir süre, sessizlik içinde başını kutusundan dışarı uzatan oyuncuları seyrediyorsunuz. Ardından kutuların ışıkları tek tek ve ayrı anlarda yanıp sönerken oyuncular kesik replikler söylüyor, kahkaha atıyor veya bağırıyorlar. Oyun bitiyor. Bir kere daha sessizlik. Tekrar başlıyor. Aynı replikler, bu sefer daha hızlı. Parçalar biraz daha birleşiyor. Sonra oyun tekrar bitiyor. Aynı sessizliğin ardından daha da hızlanarak başlıyor. Üçüncü ve son halinde zihninizdeki eksik parçalar biraz daha yerlerini buluyor ama tamamen değil. Oyun birden bitiyor. Hayranlıkla karışık bir zihin yorgunluğuyla kalakalıyorsunuz.

Oyun’un yazarı, Godot’yu Beklerken gibi cesur tiyatro eserleri yazmış olan Samuel Beckett. Oyun’un orijinali 2 kadın ve 1 erkek oyuncuyla sahnelenir. İngilizcesi Play olan Oyun’un bir performansında oyuncular yüzlerine ölü maskeleri takar. Oyun’un başka bir performansıysa Alan Rickman, Kristin Scott-Thomas ve Juliet Stepherson tarafından gerçekleştirilir. Bu versiyonda oyuncular ıssız bir sete yerleştirilmiş küplerin içinde yüzleri taşlı gri makyajlarla karşımıza çıkar.

Bir ek düşelim: Beckett’ın aşk üçgeni konusuyla aslında modern insanın çıkmazlarını ve kendi alanlarına sıkışmışlıklarını anlattığı Oyun, psikolojide adına logore denilen rahatsızlığı da kullanıyor gibi görünüyor. Logore (Yunanca “sözcük” anlamındaki “logos” ve “akmak” anlamındaki “rhoia”dan “logorrhoia”), tutarsız konuşkanlıkla sonuçlanan, bazen akıl hastalığı olarak sınıflandırılan bir iletişim bozukluğudur. Logore’ye örnekler, monoton bir şekilde ya başkalarına veya daha çok kendi kendine konuşmayı ya da mırıldanmayı içerebilir. Beckett’ın, sadece bir kadın oyuncunun ağzını gördüğümüz Not I (Ben Değil) oyunu da logore içeriyor.

Oyun'un yönetmeni Şahika Tekand, Beckett’ın normalde 6 sayfalık ve 15 dakikalık bu kısa oyununu 104 sayfalık ve 1 saatlik bir oyun haline getirmiş. Oyun’un bu yorumunu 10 kadın ve 5 erkek oyuncu ile ışıkları manuel ayarlayan iki oyuncunun performansıyla taçlandırmış. Bu tarz bir oyun İBB Şehir Tiyatrolarında ilk kez sahneleniyor. Bu tarz derken: Türkiye’de oyunculuk dersleri veren Şahika Tekand, “Performatif Sahneleme ve Oyunculuk Yöntemi”yle yurtdışında da örnek olarak okutulan bir tiyatrocu. Kendi kurduğu STUDIO Oyuncuları’nda kendi öğrencileriyle çok farklı oyunlara yer veriyor. Bir röportajında (http://www.ntvmsnbc.com/id/25351300/), tiyatro zaten yapay olduğu için seyircilere inandırıcılık katmak amacıyla bu yöntemi geliştirip benimsediğine değiniyor. İBB Şehir Tiyatrolarındaki oyuncuları bu yeni yöntemi benimsetebilmek için yeniden bir oyun yazmak yerine iyi bir yazarın oyununu seçip oyuncuların çalışmasına daha fazla zaman ayırmak istemiş ama bahsedildiği gibi oyuncu sayısını artırarak ve süreyi uzatarak oyuna büyükçe bir zorluk katmış.
Oyun’un Brüksel'deki en prestijli sanat merkezi olan BOZAR’a davet edildiğini es geçmemek gerekiyor.
Oyun tek sefer izlenmekle yeterince anlaşılacak bir oyun değil. En az iki kere izlenmeli. Ama dikkat! Bu oyundan sonra, tiyatro algınız tamamen değişebilir.