Masamda ağıt yüzlü bir çocuk
en güzel çıraların çam kokusuyla
beni desteden çekiyor
ne çıkarsa dağına yazar mısın soruyor
bana ısırgan toplarsan yazarım diyorum
sen git çobanı aldat sürüyü dağıt
çocuk akşamüzeri köpeği öldürüyor
bir şişe şarap bir tabak üzüm
dünyamız boynuzların ucunda
belki de bir tepsidir fillerin tepindiği
annem de inanmıyor yuvarlak olduğuna
sen git bütün gece uyuma kafayı dağıt
çocuk sabaha otelin kapısında
elinde cennet elması beni uyandırıyor
git diyorum derdin ne
nereye gitsem bir uzak yurt bir bozlak savaş
açtığım gazetede akşam haberlerinde
seni nasıl uyku tuttu bu gece
sen git kağıda kaleme sarıl
ilk bahçeden ikinci duvara yazıl
çocuk öğle vaktinde çıkıp geliyor
savaşı canlı veren dev
ekranların önünde
tekerlekli bir tabut bu her gün başka kapıya
bugün benim yarın senin armut dersem çık diyor
elma mevsimi de değil ne desem çıkan çocuk oluyor
geniş balkonun demirlerinden
insan Matröşka bebeği değil diyorum
açtığım gazetenin ilk sayfasında
baksana bir başka kirlenmiş saçları
ve taranmış kurşunla
İnsan Matröşka bebeği değil