bir günü saati vardır elbet
ama ezeli gibi bu hal bana
hep elgin kalıyor çünkü eller
eeeyvaah diyor annem, oğlanı fırında unuttuk!
nar olacağım diye girmişim tandıra
har olup çıkmışım
bundandır gurbet türkülerimi
memlekette yakarım
sılaya yazılı mektuplarmış gibi
ellerimle biriktirdim derdimin pullarını
kılçığa dönmüş bir balığın
boşuna yamıyormuşum sırtını
ellerim ki tanıyamıyorum dokunduğum bu sırtı
vatanım zamanın müştemilatı
geri verin çakmağımı,
ellerim yanmadan
kundaklayayım nice böğürlerimi
emanet yüreklerimi
çöllerin ciğerini öptüğü
eczası ceza olmuş meczupların
ellerini budamalı her gün
gür çıksın parmakları
kurban edilmeden akraba bir kıvılcıma
har narın zenci ikizi
hani vacipti kardeşin muhabbetle katli
harı elle boğmak farzken
ne narlar var harlanmamış
ne harlar var parçalanmamış
ellerim kör kara bir arayış
değdikçe elgin kalıyor her yer
yol külleniyor, tan külleniyor
limonu düşünürce yaşıyorum hayatı
tutamıyorum, şu eski şuanı
e parmağı ıslak el yanmaz dediler?
her aynayla iki çarpı eller
iki yabancının iki katı tekinsizlik eder