dile getirince bayatlayan sözler 
	-ne güzel şeylerdi yalnız benim bildiklerim- 
	yine muğlak 
	dibi görünmüyor 
	bir kuyu bir şehri sararsa şayet 
	taşlar seker, bombalar yağar 
	pastörize edilmiş yalnızlıklar 
	oturmuş sesini ilikliyorum 
	sahipsizliğini yürüyor 
	elleriyle koşması zor iki ayaklıların 
	ben yine bir ürpertiyle adını emekliyorum 
	enflasyon çekmiyor burada 
	reklam almıyor gazete köşeleri 
	bir mecburiyeti biçiyorum 
	pasaklar
	parmak uçlarına sızıyorum 
	her simada parmak uçları arıyorum  
	altı delik bir sıfır’dan, sessiz harfleri topluyorum 
	bir yirmilik diş oluyorum 
	çocuklar sütü güğümlerden öğrenmeli 
	sigara içmeyene neydi küllükler 
	körler için gözlük camları 
	ev eksiği var, adım başı ‘’iş adamları derneği’’ 
	bugün, üzerime iki beden ...
                
                
