Tek odalı, tek pencereli kapıcı dairesinde teyzesiyle birlikte yaşıyordu. Teyzesi, bütün bir haftayı çalışarak geçirirdi. Gün boyu koşuşturması, bedenini o kadar yorgun düşürürdü ki, akşam yemeğinin ardından hem de sızarcasına uyuyuverirdi. Teyzesinin her akşam böyle erkenden uykuya dalışı, yalnızlığını daha da çoğaltırdı. Bütün zamanını, onun eve gelmesini bekleyerek geçirdiğinden, içten içe kırılırdı. Bu uzun beklemeler, dağ gibi büyüyen yalnızlığıyla baş etmenin yolunu neyse ki kısa zamanda öğretmişti.
Hayaller kurarak hayatı anlamaya çalışıyordu. Sararıp toprağa düşen yapraklardan kaleler yapıp, savunmasını kuşlara bırakıyordu. Kuşlar, kalenin duvarlarına konan sinek ve böcekleri öldürmeye, bahçedeki rengârenk çiçekleri, teyzesinin teneke kutuda büyütmeye çalıştığı minicik yeşil biberleri ...