“Baba ne olur in aşağı” bunu da mı görecektim? Zeytin toplamaya merak salan babam konsolosluk duvarına tırmanıp zeytin dallarının sarkan kısımlarından, avcılık ve toplayıcılık dönemine ait anımsayışlardaydı. Duvara eğreti eklemlenmiş, tepedeki tel örgüden korunuyor, maymunlara taş çıkartan bir çeviklikte hem türkü söylüyor hem zeytin aşırıyordu. Elindeki torba en az iki kilo çekerdi. “Baba ne yapıyorsun orası amerikan konsolosluğu her yerde kameralar var, seni görecekler ” dedimse de dinletemedim. “ Görsünleeer, ben de onlara nah yaparım” deyip şlap diye hareket çekti. Utançtan yer tabakasının alt katmanlarına doğru inişe geçtim. Hareket çekmekle kalmadı bir de o şekilde bileğinden sarkıttığı elini sallama çayı ...